Öne çıkan

Astronomy Picture of the Day /APOD

       APOD, “Astronomi Picture of the Day” yani “günün astronomi görüntüsü” ibaresinin kısaltılmış hali. Özellikle astrofotoğrafçıların ve astronomi ile ilgisi olanların günlük olarak takip ettiği, benimde yaklaşık 2000’li yıllardan beri ziyaret ettiğim, internet ortamındaki, en büyük astronomi görüntüleri arşivi.
       Geçen hafta dolunaydan bir sonraki gece Ay ve Jupiter’in gökyüzünde yakın konumda göründüğünü farkedince birlikte fotoğraflamak istedim. Saat 02:50 civarında tripod ve makineyi kurarak çekime başladım. Jupiter ve Ay 300 mm objektif ile tek karede sığabilecek kadar yakındılar. Böylece Jupiter ve uyduları ile birlikte bir görüntü yakalanabilirdi. Ay’a yaklaşmakta olan ince bulut tabakasını bekleyip pozlama değerlerini artırarak Jupiter’in uydularının da fotoğrafta cıkmasını sağlamak için yaklaşık 8-10 kare değişik ayarlarda çekim yaptım. Daha sonra fotoğrafları bilgisayarda inceleyerek en doğru ayarda olanların parlaklık ve konstrast ayarlarını düzenleyip Instagram ve twitter ortamında paylaştım. Paylaştıktan sonra fotoğrafı birde APOD’a gönderdim. Takip eden günlerde APOD’dan fotoğrafımın yayınlanacağı ile ilgili bir mail aldım ve ertesi günde fotoğrafım NASA’nın APOD sitesinde günün astronomi görseli olarak paylaşıldı.

Moons Near Jupiter
 Fotoğrafı APOD sayfasında görmek isterseniz aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.
https://apod.nasa.gov/apod/ap190523.html
Alttaki fotoğrafta Jupiter’in uydularının isimleri belirttim.Normalde 4 büyük uydusu görünmekte ancak fotoğraf çektiğim saatte Io Jupiter’in arkasında kaldığı için burada görünmüyor:(

Jupiter’in yakınındaki aylar..
     Çekim tekniği ile ilgili olarak şunu belirtmek istiyorum.Normalde Jupiter uydularını fotoğraflamak icin 1-2 saniyelik, yüksek iso ile pozlama yapılması gerekir. Ancak o ayarlarla çekim yapıldığında Ay çok parlak çıkar ve üzerindeki kraterler, Ay denizleri görünmez, tamamen bembeyaz bir daire olarak görünür. O yüzden havadaki ince bulut tabakasını bir filtre gibi kullanarak pozlama ayarını artırabildim. Böylece tek karede Ay’da Jüpiter’de istediğim görüntüde çıkmış oldular.Ayrıca fotoğrafta, Ay ışığının bulutlarda kırılma etkisi ile maviden kırmızı rengine doğru oluşturduğu hale de görünmektedir.

Fotoğrafın exif bilgileri ise şu şekilde:
Nikon D7100 Nikkor 55-300mm At 300 mm
exp: 0.8 sec at f/5.6 iso 100

     İçinde Ay’ın yer aldığı bir fotoğrafımın uluslararası bir platformda yayımlanmaya değer bulunması beni inanılmaz mutlu etti. Ben sadece, gözkyüzünü gözlemlemeyi ve o anların fotoğraflarını çekerek kayda almayı sevdiğim için Ay ve gökyüzü fotoğrafları çekiyorum. Yaptığınız her hangi bir işe karşı bir ilginiz, sevginiz yok ise hiç bir kuvvet sizi gece yarısı 02:59 ‘da, kimseyi uyandırmamak için sessizce parmaklarınızın ucuna basarak balkona çıkarıp, balkonda dikkat çekmemek için ışık kullanmadan, karanlıkta tripod ve makineyi kurdurup, bu fotoğrafı çektiremez. Neredeyse 3 yıla yaklaşan fotoğraf maceram da fotoğraflarımdan birinin dünya arşivlerinde yer bulmuş olması benim için her zaman güzel hatırlanacak bir anı oldu. Fotoğraflarıma değer verip sosyal medya ortamlarında beni takip eden herkes benim için bir motivasyon kaynağı olmuştur. Her birine ayrı ayrı teşekkürlerimi birde buradan ileteyim. İnşallah önümüzdeki zamanlarda astrofotoğrafçılık alanında Ay ve gezegenlerle ilgili daha uzun süreli ve farklı konseptlerle çalışmalarımı daha ileriye götürmek istiyorum.     Aynı gün akşamı Ay doğarken çektiğim Ay ve Jupiter’in videosunu altta görebilirsiniz. Şimdilik hoşçakalın..

ilk Ay ve Samanyolu Fotoğraf Çekimlerim

     Fotoğraf makinesini kullanmaya başladığım ilk zamanlarda en çok gün batışı fotoğrafı çekiyordum. Ara sıra makineyi alıp nerede çekmeliyiz ki daha güzel olsun fotoğraflar diye genellikle yüksek rakımlı köylerde dolaşıyorduk. Bu süreçte hem yakınlarda bulunan köyleri, kasabaları hem de yavaş yavaş fotoğraf çekmeyi öğreniyordum. Öğreniyordum derken, ilk bir kaç ay bir çok kişi gibi, sadece otomatik modda çekim yapabiliyordum:) Bu şekilde çektiğim ilk fotoğraflardan biri…

Mart 2016-Gesi

     İlk başlarda sadece Dolunay olduğu zamanlarda Ay fotoğrafı çekmeye çalışıyordum. Tabiki Ay fotoğrafları otomatik mod ile çekilemiyordu. Zamanla, deneye yanıla, yüzlerce fotoğraf çekerek Ay fotoğrafı çekmekte bir miktar yol alabildim denilebilir. Ay fotoğrafı çekmek bana fotoğraf makinesinin nasıl kullanılacağını öğretmiş desem yanlış olmaz sanırım. Ay’ın fotoğrafta parlak çıkıp çıkmayacağını, yüzeyindeki şekillerin nasıl görüneceğini, sadece enstantane ayarını yaparak  fotoğraf çekebilmeye başlamıştım. Enstantane diyorum, çünki ilk başlarda internetten okuduğum “Ay fotoğrafı nasıl çekilir?” yazılarında iso için 100, diyafram içinde en açık olacak şekilde ayarlanarak, çekilmesi öneriliyordu. Bende bu ayarları sabiltlemiştim, iso 100/diyafram 3.5. Fotoğraflar çekip bu fotoğrafları inceledikçe neyi nasıl yapmak istediğimi de netleştirmiş oldum.

(Bu arada diyafram/iso/enstantane ayarlarını öğrendikten sonra da, yine iso100 ve diyafram olabilecek en acık ayarda çekiyorum Ay fotoğraflarını. Ay fotoğraflarının temel ayarı bu bence.)

23 Mart 2016

      Bir süre sonra Ay’ın doğarken evimden de göründüğünü farkedip bir süre de bu şekilde fotoğraflar çekmeye başladım. Tabi halen Ay fotoğrafı çekmek için Dolunay olmasını bekliyordum. Evden fotoğraf çekebilmek için Ay’ın doğuş saatlerini takibe başladım:) Anladım ki Ay her gün doğuyor ve batıyordu aslında:)  Fotoğrafını çekmek için Dolunay beklemeye gerek yoktu.     Bir yıla yaklaşan bir sürenin sonunda şu anda da kullanmakta olduğum 300 mm lensi aldım. Önceleri gün batımı için gittiğimiz köylere, kasabalara bu sefer Ay doğuşu için gitmeye başladık. Uzun zamandır gün batımı çekmek için özellikle bir yere gitmedim:) Gözlem yaptıkça, çekilmiş olan fotoğraflara bakıp inceledikçe ve fotoğraf çektikçe Ay’ın tüm evrelerinde ve tüm karanlık koşulllarında nasıl fotoğraf çekmek gerektiğini daha iyi anladım diyebilirim.      2016 yılı bahar ve yaz ayları Mars, Saturn, Venüs ve Merkür’ün penceremden sürekli göründüğü dönemlerdi. Her ne kadar o zamanlar bana bu çok normal gelse de, aslında bunun da bir döngü olduğunu yine zamanla anlayacaktım:) 

20 Ekim 2016 – Gün batımından sonra gezegenler ve Erciyes Dağı

     Akşamları Ay ve gezegenleri inceleyip fotoğraflarını çekmek gece fotoğrafları ve uzun pozlama konularında tecrübe kazandırıyordu bana. Mars’ın Dünya’ya en yakın olduğu dönemde onun fotoğrafını çekmeyi dahi denemiştim. Özellikle instagramda çok karşılaştığım ve çocukken köyde açık ve net bir şekilde gördüğüm Samanyolu’nu tekrar görebilmek ve fotoğrafını çekmek yeni bir merak konusu olmaya başladı benim için. Samanyolu fotoğrafı için en uygun zamanın gece olması, şehirden hiç görünmemesi bu çekimi çok zor kılıyordu:(      2017 Haziran ayında şehir dışına çıkacakken fotoğraf makinesını ve tripodu yanımıza elbetteki almıştık. Dönüş yolunda bir benzinlikte durup yoldan geçen arabaların ışıkları eşliğinde uzun zamandan sonra ilk kez Samanyolunu gördük diyemiyorum malesef. Araç ışıkları yolu çok fazla aydınlatıyordu. Güneye doğru fotoğraf makinesini ayarlayıp bir kaç çekim denemesi yaptım. Samanyolu tam algılanmasa da Akrep takım yıldızını görebiliyordum. Çekimide o şekilde yön belirleyerek yaptım. 3-4 kare çektikten sonra benzin istasyonundan birinin geldiğini farkettik. Gecenin bir yarısı tripod ve makine ile ne yaptığımızı haliyle merak etmişti adam. O bize doğru yaklaşırken bizde yavaş yavaş toparladık eşyaları. İşte bence Samanyolu fotoğrafı çekmenin en zor kısmı bu. Gündüzleri bile fotoğraf çekmek insanların merakına sebep olurken, gece ve bir de tam karanlık  yerlerde Samanyolu’nun görünmesi, özellikle güvenlik anlamında en zorlayıcı bölüm:) Sonuçta o gün çok net göremesek de, fotoğraf makinesi ile 1-2 kare yakalamayı başardık. Çok başarılı süper fotoğraflar olmasa da her işin bir başlangıcı vardı… 

Haziran 2017 / Kayseri-Çorum yolu

Ay Fotoğrafı Nasıl Çekilir?

     Merhaba..
    Bugün, bana en çok sorulan “Ay fotoğrafı ayarları”,”Ay fotoğrafı nasıl çekilir?” ve “Ay nasıl bu kadar büyük görünüyor?” sorularına değineceğim.      Ay fotoğrafı, daha öncede belirttiğim gibi benim fotoğraf çekme konusunda ilk ilgimi çeken konu olmuştu.Daha önceleri gün batımı veya manzara fotoğrafları çeksem de Ay’ın fotoğrafını çekmek bunlara hiç benzemiyordu. Bazı fotoğraflarda Ay’ın binalardan, ağaçlardan daha büyük görünmesi nasıl mümkün olabilir diye bende çok araştırmalar yapmıştım ilk başlarda:)     Ay fotoğrafı çekerken öncelikle ekipman oldukça önemli. Zoom lens, tripod ve uzaktan kumanda olmassa olmaz.Gün batımına yakın saatlerde özellikle, zoom lens kullanarak elde çekim yapmak netleme açısından çok iyi sonuçlar vermemekte.Tabi karanlıkta tripod olmadan zaten mümkün değil çekim yapmak. Benim kullandığım Nikon D7100 gibi ağır bir makineye sahipseniz netleme daha da dikkat isteyecektir. Netleme yaparken autofocus kullanmak daha net fotoğraf için oldukça önemli. Manuel netlik ayarlamayı alışkanlık edinene kadar tavsiye etmiyorum. Öncelik Ay’ı netlemek olmalı. Etrafındaki, ağaç, yapı vb. nesneleri netlemek Ay’ın fotoğrafta net çıkmamasına sebep olacaktır. 

Odak Noktası Ay
Odak Noktası Ağaç

    Yukarıdaki iki fotoğrafta netleme farkı oldukça belirgin bir şekilde anlaşılıyor. Burada akla diyafram değerini artırmak gelebilir elbette. Ancak akşam çekilen Ay fotoğraflarında ışık azlığı nedeniyle bu mümkün olmayacaktır. Gündüz çekilen Ay fotoğraflarında ise diyafram değerini yükselterek net alan derinliğini artırabiliriz. O zaman hem öndeki nesneler, hemde Ay net çıkacaktır. (Şunu da belirtmek istiyorum ki Ay  en düşük diyafram ile çekildiği zaman çok daha net görünüyor fotoğraflarda.) Ufuk çizgisinin yani Ay’ın önünde kalan nesnelerin bize olan uzaklığı da netlemenin bir başka boyutu. Eğer çok yakındaki bir nesne ile Ay’ı ortak bir kareye almak istersek diyaframı ne kadar artırmış olursak olalım yakındaki nesne zoom objektif ile çekildiğinde görüntü bulanıklaşıp neredeyse yok gibi görünecektir.

     Ama ufuk çizgimiz bizden uzakta ise, o  zaman hem Ay hem de nesneler  anlaşılır şekilde olacaktır. Aşağıdaki fotoğraflarda diyafram değeri 5.6 olmasına reğmen Ay ve ufuktaki nesneler net ve anlaşılır biçimde. Ayrıca ufuk çizgisi bizden uzaklaştığı ölçüde nesneler de küçük görünecektir.

      Ayfotoğrafı çekerken gündüz ışık fazla olacağı için enstantane değerimiz 1/500 veya daha düşük olmalı. Burada net değer ışık durumuna göre ayarlanmalı. Gece çekim yaparken ise Ay’ı fotoğrafımızda nasıl görmek istediğimize bağlı olarak enstantane değerini ayarlamalıyız. (Tabi buradaki tüm değerleri iso:100 olduğunu kabul ederek belirtiyorum. Iso değerini artırdığımız durumları yazının ilerleyen bölümlerinde bulabilirsiniz ) Ay doğuş saati gündüz saaatlerine ne kadar yakın ise enstantane o kadar yüksek hızlı olmalı. Gün batımı saatinde ışık seviyesi sürekli değiştiği için enstantane değeri de her fotoğrafta değişecektir.  Özellikle dolunay çekimi yaparken ışık seviyesi çekim esnasında sürekli azalacaktır. Çekime başladığımızda ilk fotoğrafı yakşalık 1/80 enstantane ile çektiğimizi varsayar isek yarım saat sonraki fotoğrafta bu değer 1/5 e kadar yavaşlayacaktır. 

      Yukarıda ki fotoğraflarda Güneş henüz batmamış. Aşağıdaki fotoğraflarda ise Güneş batışının üzerinden 10-15 dk geçmiş. Burada iso artırdığımız zaman Ay ile birlikte yeryüzününde fotoğrafımızda çıkmasını sağlamış oluyoruz. Iso değerini artırmasaydık sadece Ay parlak bir şekilde görünecek ama yapılar ve ağaçlar tamamen siyah bir siluet şeklinde çıkacaktı fotoğrafta. 

     Hava tamamen karardırktan sonra net bir Ay fotoğrafı çekmek istiyorsak eğer o zaman yine iso değerini 100 de tutarak enstantaneyi 1/200 ile 1/400 (Ay’ın Dünya’ya olan  yakınlığına göre aydınlık seviyesi değiştiği için)  değerleri arasında uygun olan değerde çekilmeliyiz.

07-10-2017 23:18  f:5.6 exp:1/320 iso:100
30-08-2017 19:20 f:5.6 exp:1/160 iso:100
02-03-2018 00:17 f:5.6 exp.1/1000 iso:250
02-12-2017 18:41 /f:5.6 exp:1/250 iso:100

     Bu dört fotoğraf tamamen karanlık olan saatlerde ve Ay tepedeyken çekildi. Ay ve Dünya sürekli hareket halinde olduğu için Ay’ı ne kadar hızlı çekersek o kadar net görüntü elde etmiş oluruz. Son fotoğrafta bu amaçla iso 250 değerinde kullanılmıştır. Bu sayede pozlama süresi 1/1000 saniyeye düşürülmüştür. 
     Son olarak da Ay’ı çok parlak nasıl çekebiliriz bundan behsetmek istiyorum. Diyelim ki Dolunay doğdu ve yarım saat içinde yükseldi… Yavaş yavaş parlaklığı artsa da sarı ışığı halen baskın durumda olacaktır. Karşınızda belki Ay ışığı  ile birlikte fotoğraflamak istediğiniz bir manzara bulunuyor. O zaman manzarayı gece karanlığında görebilmek için daha farklı ayarlar kullanacağız. Bir nevi uzun pozlama yapacağız. Ama süreyi yinede 1-2 saniyeden uzun tutmamalıyız ki Ay’ın hareketi fotoğrafa çizgi şeklinde yansımasın. Bu yüzden iso değerini artırmak da gerekebilir.

03-12-2017 17:57 / F:5.6 exp:1sn iso:800

     Ay fotoğrafı ile ilgili önerilerimi şöyle bir toparlarsak;
*Tripod, uzaktan kumanda olmassa olmaz ekipmanlarımız.(Net fotoğraf için)*Zoom lens (daha çok ayrıntı görmek için)*Diyafram değeri en açık değerde kullanılmalı. (Tam tersi durumları yukarıda belirttim)*Iso en düşük değerde kullanılmalı (Yüksek olması gereken durumları yukarıda belirttim)*Enstantaneyi çekim saatindeki ışık durumuna göre ve çekmek istediğimiz fotoğrafa göre belirliyoruz.*Otomatik netleme ile Ay’ı mutlaka netlemeliyiz. Bir kez netleyip makineyi tripoda sabitledikten sonra otomatik netlemeyi kapatıp aynı ayarla çekime devam edebiliriz. Yinede arada netliği kontrol etmekte fayda var.
      “Hilal” ve “eartshine ile aydınlanan Ay” fotoğraflarını da başka bir yazıda anlatacağım. Umarım anlaşılır bir yazı olmuştur:) Değişik zamanlarda çekilmiş Ay fotoğrafları örnekleri için instagram sayfamı ziyaret edebilirsiniz.  Bulutların gökyüzü fotoğraflarına engel olmayacağı günler diliyorum…

Triangle Shadow / Üçgen Gölge

     Büyük dağ ve yanardağların zirvelerinden bakıldığında görülen, dağların üçgen gölgesi…
Gün batımı ve gün doğumunda, dağın şekli nasıl olursa olsun, yüksekliğinin fazla olmasından dolayı, perspektif etkisi ile dağın gölgesi bulutların üzerinde üçgen şeklini almakta. 2018 Aralık ayında sönmüş bir volkan olan Erciyes Dağ’ında Dolunay’ın doğmasını beklerken böyle bir olaydan haberim yoktu henüz.

     Aralık ayında hava genel olarak bulutlu geçiyordu, değil Ay doğuş anlarını fotoğraflamak Ay’ı görmek bile çok zordu. 2018’in son Dolunay’ında Ay Dünya’ya 366.000 km uzaklıkla oldukça yakın sayılabilecek bir konumda olacaktı. 22 Aralık günü tüm Kayseri’nin üzerini bulutlar kaplamıştı. Ay doğuşunu görebilmek için neredeyse o bulutların üzerinde olmak gerekiyordu.

     Kayseri’de olmanın avantajı Erciyes Dağının varlığı sanırım..  O bulutların üzerine çıkabilmenin en kısa yolu Erciyes Dağına çıkmaktı:) Erciyes’ten canlı yayın yapan kameralara baktığım zaman üst kotlarda bulutların aşağıda kaldığını ve ufkun açık olduğunu gördükten sonra Ay doğmasına çok az zaman kala yola çıktım.

     Erciyes’e vardıktan sonra bulutlar yavaş yavaş aşağıda kalmaya başladı. Teleferikle biraz daha üst noktaya ulaştıktan sonra, bastığımda 30-40 cm kadar gömüldüğüm karların üzerinden tırmanarak ufkun rahat göründüğü bir noktada makine ve tripodu kurup, o rüzgarlı havada beklemeye başladım.

     Şehirde Ay doğuşunu çekerken bulunduğum yüksekliğe ve ufuktaki dağlara bağlı olarak Ay’ın görünmesi 10-20 dk arasında gerçekleşir. Erciyes’te o yükseklikte,  Ay’ın  tam saatinde yükselmeye başladığı o an benim için fotoğraf çekerken karşılaştığım en unutulmaz anlardan biriydi… Ay bulut denizinin üzerinde doğarken sanki Uzaydan izliyormuşum gibi yüksekte hissettim kendimi.

     Atmosferin kırılma etkisinden dolayı daire değil elips şeklinde görünüyordu. Gün batımının kızıl tonları arasında, karlı tepelerin üzerinde kızıl tonlarda parlayan Ay’ımız görülmeye değerdi…

     Bir süre orada kalıp Ay yükselene kadar 10-15 dakika kadar time lapse çektikten sonra karların üzerinde elimde tripod,kamera ve kameranın çantası ile:) tekrar aşağı doğru inip bir kaç karede orada çekim yaptıktan sonra döndüm.

    Geçen aylarda “bir dağın üçgen gölgesinde doğan Ay” konulu iki fotoğraf internet ortamlarında yayımlandı. İlk gördüğümde tam olarak anlayamamıştım çünkü neden bahsedildiğini bilmiyordum. Ama o fotoğraf bana Erciyes’te gördüğüm Ay doğuşunu hatırlatmaktaydı. Birkaç gün önce fotoğraf arşivimde 22 Aralık tarihinde çektiğim fotoğraflara rastlayınca tekrar inceledim,telefonla ve makine ile çektiğim tüm fotoğraflara tek tek baktım. Üçgen gölgenin ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu o an anladım:) Orada Ay doğuşunu beklerken ve izlerken ufkun neden koyu renk olduğunu anlayamamıştım, hatta hava kirliliği sanmıştım. Ama aslında o koyu bölge dağın gölgesiymiş.

(Koyulaştırılmış alan gölgenin şekli)
      O sırada “triangle shadow” un nasıl ve nerelerde oluştuğunu bilseydim , o an orada olduğunu farketmiş olurdum belkide. Doğru düzgün fotoğrafını çekemediğim için üzülmek yerine öğrenmiş olduğum için seviniyorum:) Nasipte var ise tekrar karşılaşırız mutlaka.. Bir daha karşılaştığımda ise daha güzel fotoğraflayabilmeyi umut ediyorum. Belki sizler de farkıda olarak veya olmadan bir şekilde çekmişinizdir bulutlara düşen üçgen dağ gölgesini, kimbilir… Bütün arşivi gözden geçirmeye değer bence..
     Son olarak o akşamdan iki fotoğraf .. İlki henüz Güneş batmadan biraz önce bulutlar ve bulutların üzerinde kalan Güneş ışığından kızıllaşmış karlı tepeler..Diğeri ise o sırada balkonda bulunan annemin katkısı ile çekilmiş bir kare:)

     Yeni fotoğraf hikayelerinde buluşmak üzere şimdilik hoşçakalın.

Neowise’e Veda…

Geçen aylarda birden gökyüzünde beliren, kuyruklu yıldız Neowise..Peki kuyruklu yıldız nedir? Gerçekten bir anda mı var olur?Onlar da yörüngelerinde dolanan, donmuş gazlar, buz ve kozmik toz karışımından oluşan gök cisimleri aslında. Görünebilmeleri için Güneş’e yaklaşmaları gerekiyor.Neowise’da Mart ayı içinde yavaş yavaş Güneş’e yaklaşmaktaydı ve ismi “Neowise” olan bir teleskop onun varlığını keşfetti. Aslında şu an bile gökyüzünde yörüngesinde dolanmakta olan bir kaç kuyruklu yıldız var. Astrofotoğrafçılar için kuyruklu yıldızlar her zaman nadir birer hedeftirler. O zaman neydi Neowise’ ı bir anda bu kadar gündeme gelmesine sebep olan şey? Elbetteki parlaklığı… Neowise parlaklığı ile çıplak gözle bile görünmekteydi. Durum böyle olunca da sadece astrofotoğrafçılar, astronomlar değil bir anda herkesin ilgisini üzerinde topladı. 5 Temmuz akşamı, çoğu zaman olduğu gibi gökyüzü ile ilgili gelişmelerin, bilgilerin bulunduğu siteleri incelerken, Atlas ve Swan kuyruklu yıldızlarının son durumuna bakmak istedim. Atlas görünecek diye beklerken çekirdeği parçalanmaya başladığı için bir anda parlaklığı azalmıştı. Swan’ı ise bir hafta aralıksız her sabah gökyüzünü incelememe rağmen göremedim.  Kuyruklu yıldızların görünmeleri için Güneş’e yakın olmaları gerekiyor ama aynı zaman bu sebeple Güneş’in doğuş ve batış saatinden hemen önce veya sonra ancak görünebilmesine imkan veriyor. Evimde, kuzeydoğu taraftaki balkonumun manzarası pek iyi sayılmaz. Çok yakınımdaki binalar ufku kapattığı için, malesef, o yönde gökyüzünde bulunan cisimler hemen doğar doğmaz görünmüyor. O akşam, internette kuyruklu yıldızları incelerken, Neowise isimli daha önce farketmediğim bir kuyruklu yıldızın çıplak gözle görülebilecek parlaklığa ulaştığını gördüm. Doğrusu ilk anda yanlış baktığımı düşündüm:) tekrar inceledikten sonra farklı sitelerde araştırma yaptım. Çekilen fotoğrafı var mıydı peki? Hemen bunu araştırdım. Henüz fazlaca fotoğrafı da çekilmemişti, ama çekilen bir kaç karede de oldukça belirgindi. Comet Swan’da özellikle Güney yarım kürede çekilen fotoğraflarında çok belirgindi, ama gel gör ki ben onu hiç görememiştim. Neowise gerçekten çıplak gözle görünüyor olabilir miydi? Bu düşüncelerle beni büyük bir heyecan sardı. Saat 04:00’da tekrar uyanmak üzere 2:30 gibi uyudum.. Uyanır uyanmaz balkona koşup önceden hazırladığım olan ekipmanı kurdum. Gökyüzü haritalarında baktığım konumuna doğru fotoğraf makinesinin açısını ayarladım. Bir yandan da “karşımdaki binanın arkasında mı kalacak acaba” diye düşünüyordum.  Ve ilk kareyi çekmemle müthiş şaşırdım. Gerçekten orada, bir binanın tam çatısının üst hizasında, karşımdaydı. Bir kare daha çektim ve çıplak gözle de aynı noktaya baktım. Gözle de farkedilebilen, hafifçe parlak bir kuyruğu vardı. Hemen eşimi uyandırdım, “gökyüzünde görünen bir kuyruklu yıldız var hemen bakmalısın” dedim. Kim uykusundan böyle uyanır ki.. Gökyüzünde bir kuyruklu yıldız ile.. Geçtiğimiz aylarda Swan’ı görmek için epey uğraştığımı biliyordu ama  sonuç olumsuzdu tabi. Balkona geldiğinde o da kuyruklu yıldızı görmüştü. Gün aydınlanana ve Neowise görünmeyene kadar çekimler yaptım. Fotoğrafları da yine o anlarda paylaştım. Benimle birlikte gökyüzünü takip eden tüm gökyüzü takipçileri ile bir an önce bu anları paylaşmak istedim çünkü. Ertesi günlerde yine sabahları balkondan çekim yaptım. Arada bir iki gün, hava bulutluydu. Sonra yeniden açınca sabah saatlerinde babamla sözleştik ve çekim için Güneş henüz doğmadan Reşadiye’ye gittik. Kuyruklu yıldızın peşinden ayrılamıyordum:) Bir kaç kare çeksem de hava hemen aydınlandığı için zaman yeterli olmuyordu. Neowise o sırada sadece sabahları görünüyordu ve Güneş’e en yakın olduğu konumdaydı. Bu parlaklığını oldukça artırmıştı. Ama bir kuyruklu yıldız için, Güneş’e en yakından geçmek demek, Güneş’in çekim etkisinde kalıp çekirdeğinin parçalanma ihtimali de demekti. O yüzden ertesi güne “Neowise görünür mü?” belli değildi. Neowise’ın parlak zamanlarını daha uzun süre ile kayda alabilmek için, Reşadiye’de önceden belirlediğim bir tarlaya akşamdan gitmeye karar verdim. Etrafı dikenli tel ile çevrilmiş ve içinde ufak bir kulübe olduğu için, çekim açısından nispeten güvenli sayılırdı. Tüm gece, Samanyolunu çektikten sonra saat 04:00′ a yaklaşırken yönümü değiştirdim ve Neowise’ı çekmeye başladım. Yükseldikçe parlaklaştı. Kuyruğu da çok net gözlemlenmekteydi. Sabah gün doğumu ile birlikte çekimleri tamamladım.   

O geceden bir kare.

     Bir kaç gün sonra da kuyruklu yıldız kendisini, kuzey batı ufkunda göstermeye başladı. Güneş etrafından dönüp yörüngesinde ilerlerken, 23 Temmuz tarihinde, Dünya’ya en yakın olacağı noktadan geçecekti. Gözlem yapmak ve tabiki fotoğraf çekmek için, kuzey yönünde şehir ışıklarının görünmediği bir alana gitmeye karar verdim. Neowise o karanlıkta, hiç bir ekipman olmadan da müthiş bir şekilde farkediliyordu. Kuyruğu oldukca artmıştı ve parlaktı. Onu en parlak gördüğüm anlardandı.
     Sonraki günlerde Güneş’ten ve Dünya’dan uzaklaşarak yörüngesinde ilerlemeye devam etti. Parlaklığı da günden güne azaldı. Uzun bir yolu var. Tekrar karşılaşabilemiz için 7000 seneye yakın bir zaman gerekiyor ki insan ömründe ikinci bir karşılaşma olması ihtimali yok.      Evrende bilmediğimiz bir çok cisim kendi yolunda ilerliyor. Neowise’da onlardan biriydi. Bizler bu bir aylık süreç içinde uzaydaki yolculuğuna tanıklık ettik. İlerleyen zamanlarda karşımıza neler çıkacak, bekleyip göreceğiz. Yeni gözlemlerde ve yazılarda görüşmek dileğiyle, şimdilik hoşçakalın. 

Samanyolu Fotoğrafı Nasıl Çekilir?

     Yazın gelmesiyle birlikte, bulunduğumuz coğrafi konumda galaksimiz Samanyolu daha rahat gözlemlenmeye başladı.Bu yıl henüz gözlem ve fotoğraf koşulları çok sık oluşmasa da bir kaç kez Samanyolu fotoğrafı çekme şansımız oldu.
     Bu yazımda Samanyolu fotoğraflama ile ilgili bir kaç ipucu vereceğim. Daha önce de belirttiğim gibi, ben bir fotoğrafçı değilim. Sadece kendi edindiğim bilgileri burada paylaşarak bu konuda hiç bilgisi olmayan fotoğraf çekmeye yeni başlamış arkadaşlara “sadece bir dslr fotoğraf makinesi ile nereden başlanır” konusunda fikir vermek istiyorum.

     Samanyolu… Evrendeki adresimiz. İlk kez çocukken köyde babam tanıştırmıştı göyüzünde pırıl pırıl parlayan galaksimizle. Temmuz, Ağustos aylarını köyde geçirdiğimiz o günlerde ışık kirliliğide şimdiki zamana göre çok azdı. Beyaz bir bulutsu… Kuzeyden güneye uzanan bir yıldız geçidi. Samanyolu’nu fotoğraflamakta çok güzel elbette ama görmek, gözlemlemek insanın evrende ne kadar ufak bir nokta olduğunu anlatır adeta.
     Peki nasıl göreceğiz Samanyolu’nu… Başımızı kaldırdığımız anda görebiliyor muyuz dersiniz? Özellikle şehirlerde, geceleri aydınlatmaların yani ışığın fazla olduğu yerlerde malesef gökyüzüne bakar bakmaz, değil Samanyolu’nu -bir kaç parlak olan dışında- yıldızları bile görmemiz pek mümkün değil:( Samanyolunu görebilmek için öncelikle bulutsuz açık bir hava ve karanlık bir yer şart diyebiliriz. Yerleşim merkezlerinden uzaklaştıkça ışık kirliliği nispeten azalmakta. “Dark map”veya “light pollution map” şeklinde arama yaparak, çıkan aydınlık-karanlık haritalarından fotoğraf çekmek için kendimize uygun karanlık noktalar tespit edebiliriz. Fotoğraf çekerken uzun pozlama yapacağımız için aydınlık bir yerde istediğimiz sonuçlarıda alamayız.
      Karanlık bir nokta seçtik ve çekim için oraya gittik diyelim. Samanyolu bizi orada beklemiyor olabilir. Ay, yıldızlar ve gezegenler gibi onunda bir doğuş batış saati var. Bulunduğumuz konuma göre hangi saatte, hangi yönde doğuyor, yükseliyor bilmemiz gerekiyor. Bunun içinde çeşitli programlar ve cep telefonu uygulamaları mevcut. Bilgisayarda Stellarium programı en kolay kullanılabilecek programlardan biri. Cep telefonu uygulaması olarak da bir çok  uygulama bulabilirsiniz. Sky view ve Photo Pills benim şu an kullandıklarım. Aslında Photo Pills’i aldıktan sonra Sky Wiev’i çok nadiren gezegenler için kullandım. Ay ve Samanyolu fotoğraf planlamasında genellikle Photo Pills’i kullanıyorum. Karanlık yer seçimi kadar önemli olan bir başka konu ise Ay’ın evresi, doğuş batış saati. Samanyolu’nun gökyüzünde bulunduğu saatte “parlak Ay”ında gökyüzünde olması fotoğrafımızı olumsuz etkileyecektir.
     Bu koşulları sağlayan çekim noktamıza, uygun saatlerde gidip çekime başlamamız için gerekli bir kaç şey kaldı sadece. Elbetteki bir fotoğraf makinesi, sağlam bir tripod ve bir kumanda. Makineyi kurduktan sonra ilk önce iso değerini 6400 gibi yüksek bir değere getirerek bir deneme çekimi yapabiliriz. Karanlıkta etrafta algılayamadığımız ayrıntıları fotoğrafta görebiliriz böylece.
     Yıldızları fotoğrafta görmek için ışıklarını toplayabilmemiz gerekiyor. Bunu da uzun pozlama ile gerçekleştiriyoruz. Pozlama süresini, elimizdeki lensin diyafram değerine göre ayarlamalıyız. Samanyolu fotoğrafı için geniş açılı bir lens bize avantaj sağlayacaktır. Lensin diyafram değerinin düşük olması da aynı şekilde özellikle iso değerini azaltmada işe yarayacaktır. Iso değerini ne kadar düşürebilirsek fotoğrafımızda “noise” o derece azalacaktır.
     Kullandığımız makinenin özellikleri, lensin kalitesi, bulunduğumuz karanlık koşullları fotoğrafımızı etkileyen unsurlar. Ben burada ortalama bir makine ve lens ile yapılabilecek çekimler için ayarlardan bahsetmek istiyorum. Örneğin 18-55 mm gibi kit lensi olan bir kullanıcı için makine manuel moda alındıktan sonra pozlama süresini 15 veya 20 saniye olarak ayarlayabiliriz. Diyafram en açık durumda olmalı mutlaka. ( Bu lenslerde 3.5 oluyor sanırım genellikle) ve Iso  2500 veya 3200 olabilir. Ayarları yaptıktan sonra makineyi gökyüzündeki parlak bir yıldıza ( mesela bu aralar Jupiter son derece parlak bir şekilde gökyüzünde hemen görülebilir. Önümüzdeki aylarda Mars daha da parlak olacak) otomatik netleme yaptıktan sonra, otomatik netlemeyi kapatıyoruz. Makinemizi Samanyolu’nun bulunduğu yere doğru çevirip çekime başlayabiliriz. Çekimleri deklanşöre basarak değil, mutlaka kumanda ile yapmalıyız ki makinedeki en ufak bir hareket, sarsıntı uzun pozlamada fotoğrafa yansıyacaktır. Çektiğimiz fotoğrafı hemen kontrol ederek hem ayarlarda hem de kadrajda düzeltmeler gerekiyorsa o an müdahale edebiliriz. Özellikle karanlıkta çekim yaparken kadrajı tam olarak ayarlamak biraz zor, göz kararı gerektiriyor. Bir kaç farklı açıdan çekim yapabiliriz. yanımızda bilgisayar götürüp o an fotoğrafları hemen bilgisayarda kontrol etmekte çok işe yarayacaktır ama ben şahsen hiç bir çekimde o kadar bol bir zamana sahip olmadım:) Çekim süresince Samanyolu’da sürekli yükseleceği için fotoğraftaki yeride değişecektir. İlk doğarken daha yatay, yükseldikçe dikey şekilde görünecektir.

15-04-2018 01:26 Samanyolu henüz doğarken
24-08-2017 22:56 Samanyolu yükselmişken.

      Burada pozlama süresi ile ilgili önemli olan bir konu da yıldız izlerinin (Dünya’nın dönme hareketi sonucunda yıldızlar aynı noktada sabit kalmadıkları için yıldızların ışığı fotoğrafta pozlama süresi boyunca iz bırakmaktadır.) fotoğrafa yansımasını engellemek. Bununla ilgili internette çoğu yerde belirtilen bir formül var. Ben onunla ilgili detaya girmeyeceğim burada. Başta da söylediğim gibi kullandığımız ekipmana göre bu ayarlar değişecektir. 18 mm lens ile çekim yaparken 15 veya 20 sn pozlama süresi ile çekim yaptığımızda yıldız izleri fotoğrafa yansımayacaktır. Pozlama süresini artırmak, diyafram açıklığını artırmak Iso değerini azaltarak daha grensiz bir fotoğraf elde etmemizi sağlayacaktır. 18 mm f:3.5 olan bir lens ile de yeterli sonuçlar alınabilir.
     Son olarak şunu belirtmeliyim ki, Samanyolu fotoğrafı çekmekteki zorluk bence makine ayarı, lens kalitesi gibi teknik konulardan ziyade karanlıkta o fotoğrafı çekmeye çalışmak. Gerçekten çok fazla emek isteyen ve bazende çekmek için tehlikelerle karşılaşılan fotoğraflar yıldız fotoğrafları. Fotoğrafçılık kursunda ilk öğrendiğim şeylerden biri şuydu: “Hiç bir fotoğraf sizden daha değerli değildir.” Bunu hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.     Umarım faydalı bir yazı olmuştur sizler için. Şimdiden kolay gelsin…